YAŞAM STİLİNİZİ SADELEŞTİRMENİN İDEAL YOLU: 10 ADIMDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK #İyiFikir
Yaşam alanlarımız özel bağlar kurduğumuz kişisel dünyalarımız olsa da dünya evlerimizden ibaret değil. Ne yazık ki global üretim süreçlerinden gündelik alışkanlıklarımıza dek pek çok şey dünyanın geleceğini tehdit ediyor.
Meselenin sadece yeşili korumakla ya da dişlerimizi fırçalarken suyu açık bırakmamakla sınırlandırılamayacağı konusunda son yıllarda büyük bir bilinç sıçraması yaşandığı söylenebilir. Bu gelişim yasal düzenlemelerden şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine dek artarak yansımaya devam ediyor.
Ancak pek çoğumuz hâlâ sürdürülebilirliğe dair son derece pratik bazı temel bilgilere sahip değiliz. Zira bunları bağlamından kopuk bir şekilde ele almak zihnimizde ve hayatımızda kalıcı bir şekilde yer edememesine neden oluyor.
Sürdürülebilirliği ancak yaşam stilimiz ile birlikte düşündüğümüz zaman dünyamızın geleceğine dair dönüştürücü bir gücün parçası olabiliriz.
Aynı zamanda yaşam stilimizi sadeleştirme anlamına gelecek olan sürdürülebilirlik adımlarını sizin için özetledik.
1-LİSTE YAPARAK ALIŞVERİŞİNİZİ PLANLAYIN
Günümüz dünyasında pek çok hareketimiz son derece planlı. Toplantılarımızdan seyahatlerimize dek ajandamızı titizlikle şekillendiriyoruz. İş alışverişe gelince genellikle aynı planlamayı ve titizliği gösteremiyoruz. Ancak alışveriş ve tüketim alışkanlıklarımızın sürdürülebilirliğin ilk basamağında bulunduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Bu konuda geliştirebileceğimiz en etkili çözüm alışverişe çıkmadan evvel elimizdekileri gözden geçirip ihtiyaçlarımıza göre bir liste yapmak ve bu listenin dışına asla çıkmamak. Özellikle gıda ürünlerinde yaşanabilecek aşırı sarfiyat ve atığa karşı böylesi bir listenin önemi büyük.
Alışverişe, listemize uygun bir bez çantayla gitmek de yine hem kendimize koyduğumuz bir sınır olarak işe yarayabilir hem de sebep olduğumuz plastik atıkları azaltır.
2-YA EVDE YEMEK YAPIN YA DA YEMEK İÇİN BİR YÜRÜYÜŞE ÇIKIN
Pandemi süreci internetten alışveriş konusunda büyük bir patlamaya yol açtı. Bunun bazı ürünler açısından büyük bir kolaylık olduğu açık. Bu yüzden hayatımızın bir parçası olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Ancak eve yemek siparişini gündelik bir alışkanlık haline dönüştürmek kendi içerisinde pek çok tehlikeyi barındırıyor. Evlerimizde pişirdiğimiz yemeklere göre katkı maddelerinin çokluğundan hareketsiz bir yaşama kadar sağlığımızı tehdit eden bir süreç bizi bekliyor. Yemeklerin karton ya da plastik kapları ile bunlarla birlikte getirilen plastik çatal, bıçak, pipet ya da ıslak mendil gibi ürünler de küçük gibi görünen ancak toplamda zararlı etkisi oldukça fazla olan malzemeler. Evlerimizde sanki kendi kendilerine ürüyorlarmış gibi kapladıkları alanın sürekli artışından ya da kimi zaman çöpümüzün çoğunu oluşturmalarından da bunu anlayabiliriz.
Tüm bunlardan kaçınmanın en etkili yolu evde yemek yapma alışkanlığımızı sürekli kılmak. Giderek yükselen son derece işlevsel mutfak tasarımlarının bu süreci gayet keyifli kılacağına emin olabilirsiniz.
Şu an evde yemek yapmak için yeterli malzeme yoksa da dışarıdan sipariş vermek yerine dışarı çıkıp bir restorana gitmeyi tercih edin. Böylece yemek öncesi ve sonrası yapacağınız yürüyüş de sehpanın üzerinde iki büklüm beslenmeye çalışmaktan kesinlikle çok daha iyi gelecektir.
3-TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINIZIN İZİNİ SÜRÜN
Pek çoğumuz çöplerimizi organik, kâğıt, plastik, cam şeklinde ayrıştırmanın öneminin farkında değil. Oysa günümüz mutfak donanımlarında tek çöp kutusu yerine ayrıştırmaya uygun bir şekilde entegre edilmiş farklı kutuları bulabilmek mümkün. Gene de etkin bir şekilde uygulandığını maalesef söyleyemeyiz.
Bu konuda dikkat çekmek istediğimiz başka bir nokta var. Hepsi bir arada olduğunda fark edemeyeceğiniz bir durum bu. Çöplerimizi kategorik olarak ayrıştırdığımızda aslında tüketim alışkanlıklarımızın da izini sürebilme şansını yakalıyoruz. Çünkü bir ambalajı doluyken içindeki ürün olarak algılıyoruz. Boşaldığında ise plastikten ibaret bir şey haline dönüşüyor. Ne kadar çok plastik bazlı şey tükettiğimizi hepsini bir arada gördüğümüzde fark etmek bu konuda daha bilinçli bir yaklaşım için etkili olabilir.
Yani aslında geri dönüşüme ne kadar çok şey kazandırdığımızın huzuruyla rahatlamamalıyız. Hedefimiz gereksiz atıklarımızın her geçen gün giderek daha da azaltılması olmalıdır. Sürdürülebilirlik ihtimalinin gerçekten sürdürmeye dönüşebilmesi için bu çok önemlidir.
4-DOĞAL ÜRÜNLERDEN GELEN KEYFİ VE SAĞLIĞI YAŞAYIN
Attığımız her adımda sürdürülebilirliğe uygun davranmaya çalışmak oldukça zorlayıcı görünebilir. Oysa gerçek bunun tam tersi. Doğal ürün ve malzemelerle donatılmış bir hayat yaşamak, etik olduğu kadar sağlıklı ve keyifli de…
Örneğin duş jelleri çok pratik gibi görünebilir. Ancak atık sulara karışarak çevreye verdikleri zarar bir yana doğal alternatifleriyle kıyaslandığında yaşam enerjimize hiçbir katkıları yok. Duş jellerinin yerine her birinin farklı farklı faydaları olan doğal sabunlar çok daha sağlıklıdır. Zaman kazandığımızı zannederek hayatımızdan çıkardığımız banyo keseleri ise doğal lifli bitkisel ürünlerden imal edilmiş olanlarıyla terapik etkisi olan bir gündelik masajla fiziksel manada yenilenmemizi sağlayacaktır.
Mutfaklarımızda kapladıkları alan itibarıyla dikkat çekmeyen alüminyum folyo, streç film ya da buzdolabı poşeti gibi ürünler yerine fırına uygun kapaklı cam ürünler, saklama kapları ya da cam kavanozlar evimizdeki gıda malzemelerini hem daha sağlıklı hem de daha estetik bir biçimde tüketebilmemiz için çok daha uygundur.
5-TERMOS KULLANMA KONUSUNDA İLHAM VERİN
Sürdürülebilirlik konusunda çok basit gibi görünen ancak son derece efektif bir önlem de termos kullanmak. Çoğumuzun aklına sabah uğradığımız ‘take away’ (al götür) kahve dükkânından aslında termos ile kahve alabileceğimiz gelmez.
Karton bardakların kâğıt bazlı olduğu fikri içimizi rahatlatıyor olsa da aslında içlerindeki plastik kaplamadan sıcak bir içecek tüketmek gayet sağlıksız. Üstelik o kaplama yüzünden geri dönüşüme de uygun değiller.
Ancak termos konusunda asıl vurgulamak istediğimiz güne nasıl başlarsak gerisinin de öyle geleceğidir. Her sabahı sürdürülebilirliği selamlayarak karşılamak emin olun diğer saatlerinizdeki farkındalığınızı da etkileyecektir. Üstelik o gittiğiniz kahve dükkânında ertesi gün sizden ilham alarak termosunu alıp gelmiş olan birileriyle karşılaşmak başka bir mutluluk kaynağı olabilir.
6-KENDİNİZ YAPABİLİYORSANIZ BAŞKASINA YAPTIRMAYIN
Yoğun olarak evlerimizde geçirdiğimiz sürenin artışı dünya çapında DIY (do it yourself / kendin yap) akımının da oldukça yükselmesini sağladı. Pek çok kişi bunu zamanı değerlendirmenin bir yolu olarak görse de sürdürülebilirlik adına bu yaklaşımı devam ettirmek oldukça önemli.
Ancak burada önemli olan kapsamı ve maksadı iyi belirlemek. Bu açıdan sosyal medyanın yanıltıcı yönleri de var. DIY başlığı altında toplanan ancak zaman zaman ciddi uzmanlık gerektiren konular uygulamada karşılık bulmadığı gibi evlerimizde kendimiz yapabileceğimiz basit ama etkili şeyleri de gölgeleyebiliyor.
Oysa meseleye sürdürülebilirlik açısından baktığımızda söküğü dikilerek atılmaktan kurtulmuş bir gömlekten evde mayalanmış yoğurda, ahşap boyası ve şık retro aksamlarla ortama karakter katan vintage bir mobilyadan sirke ve karbonatla üretilen doğal temizlik ürünlerine dek hepsini aslında bir tür “kendin yap” projesi olarak değerlendirebiliriz.
Konuyu “kendin yapabiliyorsan başkasına yaptırma” şeklinde formüle etmek sürdürülebilir bir bakış açısı kazanmada da etkili olabilir.
7-DÜZENLİ VE İŞLEVSEL BİR MUTFAĞA SAHİP OLUN
Gıda ürünleri bozulma, ekşime, çürüme ya da kurtlanma gibi etkilere kısa süreler içerisinde maruz kalabilir. Burada meseleye kendi ekonomik değerleri üzerinden bakmak dünyanın geneline dair farkındalık açısından oldukça adaletsiz olacaktır.
Düzenli bir mutfak tam da bu noktada sürdürülebilir bir dünya için evlerimizdeki gereksiz atıkları engellemenin en etkili yollarından biri. İşlevsel depolama alanları ve mutfak düzenekleri hem elimizdekileri değerlendirebilmek hem de aşırı tüketimin önüne geçmek konusunda oldukça faydalılar.
İlginizi çekebilir: Mutfak Çözümleri
Zamanında tüketemesek de düzenli mutfaklar sayesinde kullanım ömrü azalmış ürünleri hızlıca tespit edip atığın önüne geçebileceğimiz önlemler alabiliriz. Meyvelerden içecek ya da reçel yapabilir, sebzeleri sonradan çorba ya da yemekler katabileceğimiz sebze sularına dönüştürerek dondurabiliriz.
Ayrıca ev bitkilerine sahipsek ya da küçük çaplı da olsa ürün yetiştirebileceğimiz bir alanımız varsa organik atıklardan pratik bir şekilde kompost da yapabiliriz.
8-YAŞAM ENERJİNİZİ YÜKSELTİRKEN ENERJİ TÜKETİMİNİ AZALTIN
Sürdürülebilirliğin önündeki en büyük engellerden biri de enerji tüketimi. Her zaman uygulamayı başaramasak da bu tüketimi azaltmanın pek çok yolu var. Üstelik bunlardan bazıları enerji tüketimini azaltmayı sağladığı gibi yaşam enerjimizi de yükseltecek yollar. Örneğin Feng Shui felsefesine göre yatak odalarına elektronik eşyaların alınmaması huzurlu bir uyku için son derece önemli.
Büyük bir keyifle hayata geçirebileceğiniz diğer yöntem ise ana yaşam alanınızın belirli bir kısmını ya da bir odanızı özel etkinlik alanı haline getirmek.
Bu özel alanda tek başınıza kitap okuyabilir ya da meditasyon yapabilirsiniz. Elbette bu alanı elektronik cihazların bulunmadığı bir alan olarak düşünmelisiniz. Burada geçireceğiniz birkaç saatin sürdürülebilirliğe katkısının olmayacağını zannedebilirsiniz. Ancak gereksiz tek bir elektronik postanın ya da sırf vakit geçirmek için ziyaret edilen site ve uygulamaların dahi karbon ayak izinizi büyüttüğünü hiç unutmamalısınız. Emin olun bu alanda okuyacağınız kitap ya da mantranız sizin yaşam enerjinizi yükseltirken enerji tüketimini azaltarak sürdürülebilirliğe de katkıda bulunacak.
Aynı şekilde bu özel alanı çocuklarınız, sevdikleriniz ve konuklarınızla birlikte vakit geçireceğiniz bir oyun ve hobi odası olarak da tasarlayabilirsiniz. Böylece hep birlikte eğlenirken enerji tasarrufu sağlayan keyifli alışkanlıklar da edinmiş olacaksınız.
9-EVE KÜÇÜK MÜDAHALELERLE FARK YARATIN
Evin belirli bir kısmını kapsayan özel yaşam alanının dışında da bazı küçük müdahalelerle sürdürülebilirlik konusunda anlamlı farklar yaratabilirsiniz.
Enerji tüketimini azaltmak için etkili yollardan biri gün ışığının içeri girişini engelleyen türde ağır perdelerden kurtulmaktır. Yaşam alanlarınızda açık renklere yer vermek ve pencerelerin karşısına aynalar yerleştirmek de doğal ışıktan faydalanma sürenizi artırır.
Su tasarrufuna uygun batarya ve duş armatürleri evinizde sürdürülebilirliğe dair alabileceğiniz diğer bir etkili yöntemdir.
Odalarınıza yerleştireceğiniz termostatlar evinizdeki ısı düzeyini sizin müdahale etmenize gerek kalmadan belirli bir seviyede tutabilmenizi sağlar. Bu da sizin olduğu kadar dünyamızın da ödemekte olduğu faturayı hafifletmeye yarar.
Evinize bu gözle bakmaya başladığınız anda ısı yalıtımından aydınlatma çözümlerine, su tüketiminden elektrik kullanımına dek aslında büyük fark yaratacak olan yapılabilecek ne kadar çok küçük müdahale olduğunu görüp siz de şaşıracaksınız.
10-DOĞADAN VE DOĞAL OLANDAN UZAK KALMAYIN
Sürdürülebilirliğin en büyük düşmanlarından gereksiz tüketime karşı bilinç oluşturabilmenin keyifli ve etkili yollarından biri de doğal üretimdir.
Küçük bir pencere önü çiçeğinden balkon ya da bahçede yetiştirebileceğiniz ürünlere dek toprakla kuracağınız ilişki bu doğal üretime ve doğal olarak tüketim süreçlerine başka bir gözle bakmanızı sağlar. Çiçeğin gün be gün değişimi ve gelişimini izlemek ya da güne başlarken kahvaltıda kendi yetiştirdiğiniz bir domatesi yemek insanı da değiştirir.
Bu yüzden toprakla ilişkiyi sadece sizin değil evinizdeki herkesin ve de özellikle çocuklarınızın kurması gerekir. Aksi halde o çiçek ya da domates ilgilenen kişinin dışındakiler için sadece dekoratif bir unsura dönüşecektir.
Oysa dünyanın en iyi dekoratörü gereksiz hiçbir şeyin bulunmadığı doğadır. Ve sürdürülebilirlik konusunda yapabileceğiniz en etkili şey henüz son derece doğal olan çocuklarınızın da doğayla olan ilişkisini bu bakış açısıyla geliştirmelerini sağlamaktır.
Bahçedeki kendi diktiği ağaçla birlikte boy atan bir çocuk sade bir yaşamın ve sürdürülebilir bir dünyanın biricik anahtarıdır.
Sürdürülebilirlik konusunda kişisel olarak yapılabileceklere dair çok yaygın iki büyük yanılgı var.
Bunlardan ilki tek başımıza evde ve alışkanlıklarımızdaki değişikliklerin toplamda hiçbir olumlu etkisinin olmayacağı. Diğer yanılgı ise bu konuda bir şeyler yapabilmek için hayatımızdaki pek çok şeyden vazgeçmek zorunda olduğumuz.
Tam da bu yüzden yazımızda doğrudan bir ‘to do list’ sıralamak yerine aslında yukarıdaki iki fikrin de ne kadar yanlış olduğunu gösteren bir bakış açısı ortaya koymaya çalıştık. Umarız burada sayamadığımız diğer pek çok yol, yöntem ve önlem açısından da ilham verici olmuştur.