00-18-24513155604_1170-39-16

Häfele Concept
Yap Bi' Yenilik

SADE BİR MUTLULUK SIRRI: HYGGE

Hayatı dolu dolu yaşamak ya da yaşamanın bir sanat olduğu genel kabul görmüş ancak tam olarak anlaşılmayan, hatta daha kötüsü yanlış anlaşılan kavramlar. Sürekli koşuşturmak ya da meşgul olmak dolu dolu yaşamak anlamına gelmediği gibi yaşama sanatı da bilet alıp izlenebilecek bir sahne performansı değil. Bizzat kendiniz sahip olduğunuz zamanı bir sanat eserine dönüştürebilirsiniz.

Zamanın sizi tüketmesine izin vermeden, o zamanın içinde ve farkında olarak yaşamak hem mümkün hem de başarılabildiğinde çok kıymetli. Danimarka’dan yola çıkıp diğer İskandinav ülkelerinde benzer yaklaşımlarla çeşitlenerek son yıllarda tüm dünyaya yayılan Hygge, yaşama sanatını muamma olmaktan kurtararak uygulanabilir kılıyor.

Hygge bir dekorasyon akımı ya da trendinden daha çok bir düşünme biçimi ve yaşam felsefesi. Gene de bu yaklaşımın kaçınılmaz olarak yaşam alanlarına yansıdığı söylenebilir. Duyabilen kulaklara bir evi, mutluluğa ve huzura alan açacak şekilde düzenlemenin sırrını fısıldıyor. Böylece sevdiklerinizle birlikte geçirdiğiniz en basit, en sade an dahi unutulmaz ve vazgeçilmez bir hale bürünüyor.

Mutluluğun en sade halinin sırrını taşıyan Hygge ile bu yaklaşımı hayatınızda ve dekorasyonunuzda nasıl uygulayabileceğinize dair fikirleri sizin için özetledik.

1-SOĞUK TOPRAKLARDAN GELEN SICAK HAVA DALGASI

Hygge’nin Danimarka’daki algılanışı ve uygulanışına baktığınızda kuzey ülkelerinin soğuk iklimi ile bitmek bilmeyen uzun kış gecelerinin etkisini pek çok detayda kolaylıkla görebilirsiniz. Bu açıdan ülkemizde geçerli olmayacağı zannedilebilir.

Ancak mesele bunaltıcı ve kasvetli koşulları tersine çevirip mutluluğu yakalama motivasyonu üzerinden değerlendirildiğinde sebeplerin ne olduğunun çok da bir önemi kalmaz. Dört mevsimin hakkıyla yaşandığı imrenilesi bir iklim dahi insanları mutlu bir hayat arayışına yönelten nedenleri barındırabilir.

Danimarka’nın bu konudaki asıl ayırt edici yönü ikliminden ziyade hemen hemen bütün araştırmalara göre dünyanın en mutlu ülkesi olarak kabul edilmesi. Genelde toplumsal refah ile ilişkilendirilen bu sonuç bile tek başına bu sade mutluluk sırrına farklı bir gözle bakmayı gerektiriyor.

Danimarkalıların kendileri de refah toplumu olmak gibi bir açıklamayla yetinmeyerek mutluluğun sebeplerini ve sonuçlarını araştıran bir enstitü kurmaya ihtiyaç duymuşlar.

Kopenhag’daki Mutluluk Araştırmaları Enstitüsü’nün CEO’su Meik Wiking’in yazdığı ve dilimize de tercüme edilmiş olan Hygge: Danimarkalıların Mutluluk Sanatı isimli kitabı konuya dair bilgi edinmek isteyenler için kapsamlı bir kaynak.

2-FRENE BASMADAN ARAÇTAN İNMEYE ÇALIŞMAYIN

Akşam eve gelip aracınızdan inmeden evvel gerçekten frene bastığınızdan emin misiniz? Hareket halindeyken atlamaya kalkışmayacağınıza göre muhtemelen bunun ne saçma bir soru olduğu geçmiştir aklınızdan.

Hygge’nin telkin ettiği şey esasen bu. Yuvanıza döndüğünüzde tıpkı aracınızı nasıl park edip öyle iniyorsanız gündelik koşuşturmacanızın da frenine basın. Yetişeceğiniz bir yer kalmadı, evinizdesiniz. Mola vakti geldi. Hızla hareket etmeye devam eden bir araçtan frene basmadan atlamaya çalışarak gerçek bir mola veremezsiniz.

Rutinden bağımsızlaşarak zamanı durdurmak aynı zamanda onu kucaklayabilmenizi de sağlıyor. Ancak bu elbette o kadar da kolay bir şey değil. Hygge de işte tam bu noktada devreye giriyor. Döndüğünüz mekânın bir yuva sıcaklığı ve huzurunda olmasını amaçlıyor. Bir dekorasyon akımı olmamasına rağmen evdeki düzenlemelere etkin bir biçimde yansımasını sağlayan da bu.

Hygge felsefesine göre mutlu olma amacıyla kurduğunuz o mekân her şeyden evvel sizin ve sevdiklerinizin duygularına alan tanımalı. Sinir bozucu ve bunaltıcı olmamalı. Bu da kaliteli bir sadeliği gerektiriyor.

En basit anların dahi küçük ama sürekli ve kalıcı mutluluklar üreten keyifli bir ritüele dönüşmesi gerçek bir sosyalleşme ve iletişim ile mümkün. Bunu gerçekleştirebildiğinizde artık zamana hükmeden siz oluyorsunuz.

Teknolojiye ve aşırı tüketime esaretin son bulduğu bu samimi ve sükûnetli koşullarda aileden arkadaşlara dek herkese yer var, olmalı. Huzur veren basit şeyler sevdiklerinizle birlikte geçirdiğiniz zamanın da değerini bilmenizi sağlıyor. O anları unutulmaz ve vazgeçilmez kılıyor.

Hygge’nin ev dekorasyonuna kattığı derin sadeliğin kodları işte bu unutulmaz ve vazgeçilmez anlarda saklı.

3-SICAK YAŞANMIŞLIKLARI GELECEĞE TAŞIYIN

Herkesin bildiğini varsaydıklarımızı birisi tekrar etmeye kalkıştığında başvurduğumuz ironik bir söz var: Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Kim bilir, belki de var. Belki de mutluluğun kaynağı kendimize dair o yeniden keşifte. Karaya her zaman aynı noktadan ayak basacak değiliz ya! Hem evimizin hem de hafızamızın en dip köşelerinden yaşanmışlık hissiyle bezeli eşyaları bulup çıkarmanın tam zamanı.

Ancak bir yanlış anlaşılma olmasın, meselenin geçmişten kalan şeyleri yeniden kullanmaya başlamakla ya da buruk bir nostaljiyi tatmin etmeye çalışmakla alakası yok. Eski güzel günlerin hatırına değil, gelecek güzel hatıralar aşkına hareket ediyoruz. Yaşam alanımızı bizi biz yapan, kendimizi iyi hissettiğimiz sıcak bir yaşanmışlıkla donatıyoruz.

Motifli dokumalar, mevsime göre battaniye ya da Şile bezi örtüler, pamuk ya da keten kumaşlar, yumuşak ve kabarık yastıklar ya da el örgüleri, Hygge’nin sağlayacağı mutluluğa şefkatle kucak açıyor.

Metal ya da camın soğukluğu yerine ahşap dokuların ve el yapımı seramiklerin ısısı içinizi ısıtacak unsurlar.

Duvardan duvara modern halılar yerine eski el dokuması kilimler ya da Vintage mobilyaları geçmişten kalan değil geleceğe taşınan değerler olarak görmek her bir anımıza Hygge’nin bakış açısıyla yaklaşmanın anahtarı.

4-BENZERSİZ ZAMANLARI KUCAKLAYIN

Hygge’ye göre düzenlenmiş bir yaşam alanının merkezinde mutluluk olmalı, herhangi bir ekran değil. O ekranda izlediğiniz ‘mutlu son’lar maalesef aynı işi görmüyor. “Televizyonu çoktan kaldırdık” diyenleri duyar gibiyiz. Peki elinizden düşürmediğiniz ya da kucağınızdan eksik olmayan cihazların ekranlarını ne yapacağız!?

Pek çok kişinin sırf vakit öldürmek için –evet, kimse kullanırken farkında olmasa da dilimizde ve hayatımızda böyle bir fiil var ne yazık ki– o cihazları kurcalarken internet bağlantısı kesildiğinde, hatta yavaşladığında aniden içine düştükleri tahammülsüzlük ve öfkeyi düşünün. Ya bu durumun çağrıştırdığı türden bir Black Mirror bölümü içinde yaşamayı kabulleneceğiz ya da Hygge ile rotamızı mutluluğa çevireceğiz.

Bir dizinin içine mahkûm olmak sizi de ürperttiyse, aslında son derece verimli ve yaşamsal bir şekilde kullanılabilecekken ömür törpüsüne dönüştürdüğümüz elektronik cihazlarımızı uyku ya da uçuş moduna alıp harekete geçme zamanı.

Merkeze mutluluğu yerleştirmek o cihazlara asla sığma olasılığı bulunmayan yaşam alanlarımızı da sil baştan kurmayı gerektirebilir. Hep birlikte sohbet edebileceğimiz bir oturma düzeni ya da yalnız oynanan mobil oyunlar yerine masa oyunlarıyla ailecek eğlenebileceğimiz bir alan, mutlu zamanları hep birlikte kucaklamanın köşe taşları. Burası tüm meseleleriyle birlikte dünyanın geri kalanından özgür kıldığınız kolektif sığınağınız. Böylece zamanla aranızda yükselen uyuma, rahatlığa ve dengeye tanık olacaksınız.

Tek başınıza kaldığınız zamanlarda ise kullanabileceğiniz özel okuma köşesi, hazır serili bekleyen yoga matı ya da bir masanın üzerine yayılmış bir yapboz kişisel mutluluğunuz için geliştirebileceğiniz yollardan bazıları. Koca masayı yapbozla işgal etmek tuhaf mı geldi? Sevdiklerinizle birlikte çektirdiğiniz dijital fotoğrafları 2000 parçalı bir yapboza dönüştürmek mümkün. Böylece hayatınızdaki yeri o masadan daha geniş olan kişilere benzersiz bir hediye verme fırsatını da yakalayabilirsiniz.

5-MUTFAKTAN GELEN MUTLULUĞU BİRBİRİNİZE ELBİRLİĞİYLE SERVİS EDİN

Büyük Alman tiyatrocu ve düşünür Bertolt Brecht’in metaforlar ve aforizmalarla inşa ettiği kurgusal karakteri Bay Keuner, A Kenti yerine B Kenti’ni tercih eder. Çünkü A Kenti’nde sofraya davet edilir. B Kenti’nde ise birlikte yemek yapmak için mutfağa çağrılır.

Hygge’ye göre mutfağa ve yemeğe yaklaşım Bay Keuner’inkine benzer. Mutluluğun, keyfin ve eşitliğin kaynağı olarak görülen yemek elbirliğiyle hazırlanır, sofra hep beraber kurulur.

Davetlilerini mükellef bir ziyafet sofrasında ağırlamak için neredeyse kendisini paralayan bir toplumda garipsenme ihtimali olsa da mutluluğun kolektif üretimi ve paylaşımı bu şekilde çok daha derin bir manaya bürünür.

Bu yaklaşıma göre mutfakların konumu ve düzenlemesi de büyük bir önem kazanır. Malzemeler, baharatlar ya da mutfak gereçleri efektif bir şekilde depolanır. Çünkü davetliler olsa da olmasa da paket servisten uzak durularak yemek evde pişirilir.

Son yıllarda yaygınlaşan modern ve şık mutfak donanımlarıyla gayet keyifli ve konforlu bir hale gelen evde yemek pişirmek ile mutluluk arasındaki bağ tahmin edebileceğinizden çok daha fazla. Çünkü hazır gıda yerine organik ve sağlıklı beslenme, bağışıklık sistemini güçlendirerek endişe ile kaygının azalmasını sağlar.

Emin olun içinizdeki şef bir kere açığa çıkıp bu mutluluğu tattığınızda daha da çok yemek pişirmek isteyeceksiniz. Ancak burada önemli bir püf noktası gözden kaçırılmamalı. Tarif ararken internetten uzak durmalısınız. Bu konuda başvurabileceğiniz oldukça yetkin kitaplar var. Yemek tarifi kitaplarına mutfak raflarınızda özel bir yer ayırmalısınız. Kitaplar çok daha güvenilir ve sağlıklı olduğu gibi internette tarif ararken kendinizi aniden paket servis siparişi verirken bulmanız işten bile değildir.

Ayrıca yemek pişirirken lütfen elinizi hemen aspiratöre atmayın. Her yere sinecek rahatsız edici ağır bir koku değilse eve az da olsa yayılması gayet keyifli bile olabilir.

Hygge yaklaşımının olmazsa olmazlarından bitki çayı ya da sıcak çikolata gibi içinizi ısıtacak içeceklerin hazırlanması için de mutfağınızda özel bir yer oluşturmanızda fayda var. Bu sayede hem aklınıza daha sık gelir hem de kullanım kolaylığına kavuşursunuz.

6-KAHKAHALARINIZI GÜÇLÜ BİR AMBİYANSLA KALICILAŞTIRIN

Hygge’ye göre zamanı eşsiz kılmak için yaşam alanınızın güçlü bir ambiyansının olması gerekir. Çünkü mutlu bir an bu şekilde zihninizde ve ruhunuzda daha kalıcı bir iz bırakır.

Bu ambiyansı yaratmak için bizim öncelikli tavsiyemiz kulaklıklarınızı çıkarmanız. Evinize yayılan yumuşak bir müzik mekânla ve zamanla bütünleşmenizi sağlar. Hele ki dijital bir kaynaktan değil de pikaptan yükseliyorsa. Kısacası retro bir pikap ve size kendinizi mutlu hissettirecek müzikal eserlerden oluşan plak koleksiyonu ambiyans yaratma konusunda demirbaşınız olmalı.

Tabi demirbaşlarınız olduğu kadar vazgeçmeniz gerekenler de var. Özellikle de tavandan aydınlatma. Onun yerine ayaklı lambalar ya da zeminden aydınlatmayı tercih etmelisiniz. Bunların da soğuk değil sıcak ve yumuşak ışık olması önemli.

Kelimenin gerçek manasıyla sıcak bir aydınlatma kaynağı olarak mum da Hygge düzenlemesinin vazgeçilmez ana unsurları arasında. Soyadan yapılmış doğada çözülebilir ve geri dönüşümlü olanları başta olmak üzere mumlar ortama sadece ışık değil aynı zamanda hoş bir koku katar. Ayrıca Danimarka’nın soğuk ikliminin ihtiyaç doğurduğu ateş unsurunun yerini tam anlamıyla tutmasa da temel bir element olarak varlığını sürdürebilmesini de sağlar.

Ambiyansa katkısı olan diğer bir koku kaynağı da difüzör. Bu sayede doğal uçucu yağlarla mutluluğunuza aroma terapiyi de ekleyebilirsiniz.

Bu ambiyansın hem bir parçası hem de sonucu olan en kıymetli unsur ise elbette sevdiklerinizle birlikte kahkahalarınız. Bu da zaten Hygge felsefesinin varlık sebebi.

7-DOĞAYLA İÇSEL BAĞLANTI KANALLARI AÇIN

Yaşam alanlarında doğal unsurlara yer vermek son dönemde sıkça karşılaştığımız trendlerden biri. Ancak Hygge’ye göre bunun yorumu biraz daha farklı. Ev bitkilerinden ya da eşyalarda doğal malzeme tercihlerinden ibaret değil.

Elbette Hygge’de bu tür işlevsel kullanımlara geniş bir yer veriliyor. Ham kütükten tabureler ya da ağaç dalı ve urgan gibi doğal malzemelerden kendi yapabileceğiniz askılar da bunun bir parçası.

Ancak mutlu bir hayat yolunda doğal bileşenlerle içsel bağlantı için daha fazlası gerekli. Bu da devrilmiş bir ağacın gövde parçası ya da irili ufaklı taşlara dek bu unsurlara evlerimizde mümkün olduğunca doğadaki halleriyle alan açmamızla mümkün.

Yaşam alanınızın koşullarından dolayı bunu hayatınızda nasıl somutlayabileceğiniz hemen kafanızda canlanmayabilir. Ama gene de bir kere yaratıcı bir bakış açısı yakaladığınızda hafta sonu yaptığınız trekkingden evinize o ana dek aklınıza dahi gelmeyen alabildiğine doğal unsurlarla dönmeniz gayet olası.

8-ZİHNİNİZİN KARMAŞASI MUTLULUĞUNUZU GÖLGELEMESİN

Özetlemeye çalıştığımız tüm bu fikirleri harfiyen hayata geçirdiğinizi ve evinizde Hygge düzenini kurduğunuzu varsayalım. Bu durumda dahi içinizi huzursuz eden şeyler süreci baltalayarak mutluluğu yaşayamamanıza neden oluyorsa bunun sebebi bizzat siz olabilirsiniz. Siz ve zihniniz.

Mutluluk tek başına Hygge ya da benzer başka bir yaklaşıma göre birtakım düzenlemelerle sağlanabilecek bir şey değil çünkü. Bu düzenlemeler esasen size zamanı kucaklayıp, sevdiklerinizle birlikte mutlu anlar üretebilmenizin zeminini hazırlar. Bu açıdan da hayatımızda dönüştürücü etkileri ve eşsiz kıymetleri bulunur.

Ancak o ortamda dahi zihninizi kontrol edemezseniz ne pikaptan yükselen Vivaldi’nin İlkbahar’ı ne soya mumları ne de binlerce yıllık volkanik bir obsidyen taşı kâr etmez. Ertesi gün yapacağınız toplantıyı, cevap vermeyi unuttuğunuz elektronik postayı ya da haklı da olsanız çok öfkeli olduğunuz birini zihninizden söküp atamazsanız bu sade mutluluk sırrına ermeniz de mümkün olmaz.

O yüzden Hygge’ye göre düzenlenmiş bir yaşam alanında bu durumun muhtemel tetikleyicileri cep telefonu, bilgisayar ya da televizyondan mümkün olduğunca uzak durmalı, bu konularda kısa bir sohbetin açılmasına fırsat vermemelisiniz.

Üstelik bu zaten cep telefonunuzla sosyal medya üzerinden değil ancak aynı sofrada oturup birlikte yarattığınız ambiyansta birbirinizin hayatına ve zamanına gerçekten dokunarak paylaşılabilir bir yaşam alanı.

Unutmayın Hygge dediğimiz; siz, sevdikleriniz ve birlikte geçireceğiniz en kıymetli vaktiniz…

Yazımızda Hygge felsefesinden ilham alabileceğinize inandığımız bazı fikirleri özetledik. Ancak muhtemelen siz de anlamışsınızdır ki Hygge’nin aslında sadece tek bir ana fikri, tek bir kuralı var; mutlu olmak. Geri kalan bütün kuralları nelerden mutlu olduğunuza bağlı olarak kendiniz yazmalı, fikirleri kendiniz geliştirmelisiniz. Yeter ki gerçekten size ve sevdiklerinize ait olsunlar…

Sade bir mutluluk sırrı Hygge ile kendinize ait sıcak bir atmosfer yaratmanız, farkında kalarak yaşayacağınız anların tadını çıkarmanız dileği ve ümidiyle…

İnternet sitemizde çerezler vasıtasıyla kişisel verileriniz işlenmektedir. Zorunlu çerezler, internet sitemizin çalışması, güvenliği ve bilgi toplumu hizmetlerinin sunulması amacıyla kullanılmaktadır. Bunlar dışında kalan ve açık rızanızı gerektiren çerezler ve diğer tanımlama teknolojileri ise, reklam/pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi (reklam-pazarlama çerezleri); kullanıcı davranışlarının analiz edilmesi, istatistiki ölçümleme ile internet sitemizin performansının iyileştirilmesi (performans-analitik çerezler) ve/veya kişiselleştirme ve tercihlerinizin hatırlanması ile internet sitemizin daha işlevsel kılınması (işlevsel çerezler) amaçlarıyla kullanılmaktadır. Daha detaylı bilgi için Çerez ve Diğer Tanımlama Teknolojilerine Yönelik Aydınlatma Metni'ni inceleyiniz.