MEKÂNI DEĞİL HAYATI SADELEŞTİREN BİR DEKORASYON AKIMI: MİNİMALİZM
Dekorasyon akımlarıyla ilgili kabaca fikir sahibi olan biri dahi minimalizmi diğerleriyle aynı kefede değerlendirmenin yanlış olacağını bilir. Çünkü minimalizm kendine özgü felsefi yaklaşımıyla bir dekorasyon akımından çok daha fazlası anlamına gelir. Diğer akımları etkisi altına almasının sırrı da burada.
Mekândan çok hayatı ön planda tuttuğu için tasarımı da uygulaması da incelikler taşır. Gereksiz fazlalıklardan arınma düşüncesi sadece eşya kalabalığını değil aynı zamanda bu eşyaların formu, malzemesi ve işlevselliğini de kapsar.
Renk kullanımından düzenlemeye, sade çizgilerden yaşam alanına hâkim hisse dek tüm unsurlarla zihinsel ve ruhsal açıdan güçlü bir etki yaratmak hedeflenir. Bu yüzden en basit görünen minimalist uygulamaların dahi sebep – sonuç ilişkisi açısından güçlü bir arka planı bulunur.
Bu güçlü arka plan sayesinde sadece yaşam alanınızı değil o yaşamın kendisini de sadeleştirecek olan minimalizm akımına dair başlıca detayları sizin için özetledik.
1-AZ DAHA FAZLADIR
Gözlerimizi kapatıp mottosu “less is more”, yani “az daha fazladır” olan minimalizme göre düzenlenmiş bir yaşam alanının nasıl görüneceğini hayal etmeye çalışalım. Temiz çizgilerle tasarlanmış az sayıda sade mobilya; birkaç hatta mümkünse beyaz, bej ya da gri gibi tek bir renk; olabildiğince boş duvarlar; süs eşyalarının hemen hemen hiç olmadığı düzenli, basit ve işlevsel bir mekân kullanımı; alana hâkim sakinlik ve açıklık hissi…
Bir süre bu hayalin içinde kalıp gözlerinizi tekrar açtığınızda yaşam alanınızda karşılaşacağınız manzara size kendinizi boğucu ve kaotik bir ortamda hissettirdiyse kesinlikle minimalizmle daha yakından tanışmanızın vakti gelmiş.
Öncelikle kast ettiğimiz bir tür ‘az ile yetinme fetişizmi’ değil. Esas motivasyonumuz gerçek mimarinin özünü açığa çıkarma çabası. Buna giden yolda önünüze çıkacak olan engeller ise yaşam alanınızın ve eşyalarınızın varlığı gereksiz, fazla bileşenleri.
Bu fazlalıkları törpülemeyi başardığınızda geriye sadece ihtiyacınız olan temel yapı ve unsurlar kalır. Yaşam alanınızın bu yeni haliyle artık gözlerinizin önüne serilecek olan manzara, hayata dair ilhamın katili ve stres kaynağı dağınıklık ile kaos değil, sade bir estetik ve duru bir güzellik…
2-ZAMANIN RUHU
Minimalizmin ve onunla ilişkilendirilebilecek benzer yaklaşımların yükselişini, yerini seneye başka bir akıma bırakacak olan dönemsel bir moda sanmak insanın temel ruhsal gıda ihtiyaçlarından bîhaber olmakla eşdeğer. Nasıl ki maruz kaldığımız toksinlerden arınmak için detoks programları uyguluyorsak yüksek tempolu şehir hayatı, negatif uyaranların rutinimizi işgali ve baş döndürücü tüketim alışkanlıkları bünyede huzur ve sakinlik arayışı doğurur. Bu arayışın da karşılığını ‘alan’ı, ‘yaşam’ı esas alarak tasarlayıp düzenleyen minimalizmde bulması kaçınılmaz olur.
Böylesi bir alanda başrol olarak dekoratif unsurlar değil, orada gülüp hüzünlenen insanlar, pencereden görülen denizin ya da ormanın çağrısı, şöminede yanan ateşin sıcaklığı öne çıkar.
Eşya kalabalığının imhasıyla birlikte fiziksel ve duygusal dağınıklığın da son bulmasının basit ama aynı ölçüde mucizevi sonuçları olur. Mekânın yarattığı zihinsel gürültüden arınıp kendinize ve sevdiklerinize kulak verme şansını yakalayabilirsiniz.
Bu sofistike dinginlik, yaşam enerjisini artırarak kendini yenilemeye fırsat tanır. Uyaranların azlığı mekâna hem iç hem de dış uyum ve dengenin sağlanabileceği tertemiz bir atmosfer kazandırır.
3-SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÖNÜŞTÜRÜCÜ ETKİ
Minimalizmin kazandırdığı uyum ve dengenin, insanın hayatında tahmin edebileceğinizden çok daha dönüştürücü bir etkisi olur. Bu dönüşüm hem düşünsel bakış açısına hem de pratik yaşam tarzına yansır.
Emin olun bir yandan aslında hiç ihtiyacınız olmayan fazlalıklarınızdan arınırken aynı zamanda ihtiyacın ne olduğunu da yeniden tanımlamaya başlamanıza çok şaşıracaksınız. Sürdürülebilirlik açısından çok kıymetli olan bu yeniden tanımlamayı dünyamızın geleceğine dair de öyle çok uzaklardan değil tam da bizzat kendinizden başlayan bir kelebek etkisi ihtimali olarak düşünmelisiniz.
Yaşam alanınızda sadece sizi benzersiz kılan ilham verici şeylere yer vererek kendinize odaklanabileceğiniz bir vaktin tapusunu da ele geçirebilirsiniz. Hem dünyanın geneline hem de kişinin özeline olumlu manada yansıyan bu minimalist yaklaşım uyumlu ve dengeli bir hayatın da kilidini açar.
Bu açıdan minimalizm akımına göre mekândaki tüm unsurlar tek tek değil birbirleriyle ilişkileri içerisinde bir bütün olarak değerlendirilir. İçinde yaşadığımız özü açığa çıkartılmış temel bileşenlerin koordinasyonu dünyadaki yerimizi algılamamızı sağlar.
4-DEKORASYON AKIMLARI ARASI ETKİLEŞİM
İlham aldığınız şeyleri keşif süreciniz, size kendinizi iyi hissettiren dekorasyon stilinin en efektif biçimde nasıl uygulanacağı konusunda da eğitici olur. Böylece minimalist yaklaşımın zevkinize uygun stilde de hayat bulabileceğini göreceksiniz. Yeter ki dekorasyon akımınızın esasen sizin yaşamınızı güzelleştirmeye hizmet etmesi gerektiğini unutmayın. Yoksa kendinizi o akımın gerekliliklerini yerine getirmeye adamış bir bekçisi olarak bulabilirsiniz.
Dekorasyon stilinizi uygulamak için ihtiyacınız, yığınla eşya değil sadece berrak bir zihnin bakış açısı. Bu berraklık da minimalizmi diğer tüm akımların üzerinde bir noktaya yerleştiren geniş zamanlı estetiğiyle alakalı. Bunu içselleştirdiğiniz andan itibaren, bohem ya da endüstriyel hiç fark etmez, herhangi bir iç mimari tasarımının gayet minimalist bir çizgiyi layıkıyla taşıyabileceğini bizzat deneyimleyeceksiniz.
5-İŞLEV ODAKLI BİR YAKLAŞIM
Hayatı sadeleştiren işlevsel çözümler aslında minimalizmin gizli kahramanları. Bu işlevsellik hem kişiye odaklı ergonomik çözümler üretir hem de mekâna değer katar.Minimalizme göre dışımızdaki her nesnenin belirli bir yerinin ve amacının olması içsel olarak da bu dünyadaki yerimizi ve amacımızı gözden geçirme fırsatı doğurur.
Nasıl ki kendimizi rasgele tercihlerle inşa etmiyorsak minimalizmi esas almış bir dekorasyonu da birkaç parça basit eşyayı satın alıp dizerek gerçekleştiremeyiz. Hepsi orada o şekilde yaşamsal ve kasıtlı bir sebeple bulunur. Hayatımızda yer vereceğimiz eşyaların formları, malzemeleri ve birbirleriyle olan ilişkileri de bu sebep ve işlevlerle kuvvetli bir biçimde bağlantılı. Bu da mekânın yaşamsal özünün açığa çıkmasını sağlar.
6-YIĞMADAN DEPOLAMA
Kapalı depolama alanları ise evlerinizi minimalizme göre sadeleştirirken en sadık yardımcılarınız. Bu alanları etkili bir şekilde kullanırsanız kendinizi koca bir depolama alanında yaşıyormuş gibi hissetmeye mahkûm olmazsınız.
Ancak bu işlevsel çözümlerin bir tehlikesi de var. Ortamı sadeleştirmek için elinize geçen her şeyi tıkıştırmanız halinde bir süre sonra yükselecek olan bambaşka bir kaos ve dağınıklık yaşamanız ihtimali…
Depolama alanlarının kendi içlerinde belirli bir düzeninin olması gerekir. Neyin nerede olduğu bilmediğiniz bir giyinme alanı ya da gardıroptaki eşyalar kaçınılmaz olarak eninde sonunda önlerindeki setleri yıkıp evinizi işgal ederler.
Bu durumu yaşamamak için depolama alanı içi düzenleme çözümleri kadar etkili olabilecek iki pratik önlemi aklınızdan hiç çıkarmamalısınız. Her şeyden evvel yeni bir şey satın alırken gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını iki kere düşünmelisiniz. Ayrıca kendiniz belirleyeceğiniz bir süre, mesela son 4 mevsim boyunca kullanmadığınız tüm eşyaları ilgili kurumlara bağışlayabilirsiniz. Bu iki pratik önlem evinizdeki minimalist sadeliği korumada olduğu kadar sürdürülebilirlik açısından da büyük mana taşır.
7-NEGATİFLİĞE DÜŞMEMEK İÇİN 3 'İ'NİN ÖNEMİ
Minimalizme göre düzenlenmiş bir yaşam alanının alabildiğine dürüst olduğu söylenebilir. Zira göz boyayıcı ya da baş döndürücü tek bir unsur dahi bulunmaz. Nesneler ve mekân özüne indirgendiği için hiçbir şeyi gizleyip maskelemezler. Bu yüzden uygulama için harekete geçilirken ince eleyip sık dokumak gerekir.
Alandan çok yaşamı esas almaya çalışırken kendinizde kaygı ve depresyona yol açacak bir boşluk hissine düşmemeye dikkat etmelisiniz. Sadece kendinize ve sevdiklerinize odaklanma şansı tanıyan sıcak ve misafirperver bir ortam yerine soğuk ve mesafeli ya da sıkıcı bir atmosfer yaratmak, hayatı sadeleştirme çabasının hiç de arzu edilmeyen bir sonucu olur.
3 ‘İ’ olarak formüle edebileceğimiz faktörler arasındaki dengeyi koruyarak bunun önüne geçilebilir. Bu faktörleri yani ‘ilham’, ‘ihtiyaç’ ve ‘işlev’i hep aklınızda tutmalısınız. Minimalist bir yaşam alanı size ilham veren unsurları içeriyorsa, ihtiyaçlarınızı karşılıyorsa ve tüm bileşenlerini işlevli kılıyorsa onun dürüstlüğüne sonuna dek güvenebilirsiniz. Size ve sevdiklerinize sürdürülebilir bir huzur ve keyif vaadini yerine muhakkak getirir.
8-İLK ADIM
Yaşam stiliyle bağlantılı bir dekorasyon akımı olarak minimalizmin uygulaması kolay değilse de bir kere alışıldığında ondan vazgeçmek de bir o kadar zor. Bu yüzden uygulamadaki güçlüklerin hayatınızda hem kalıcı hem de anlamlı bir huzur ve keyif fırsatını kaçırmasına izin vermeyin.
Bunun için telaşa kapılmadan adım adım ilerleyin. Öncelikle evinizin sadece bir odasını minimalist bir yaşam alanına dönüştürün. Burada geçireceğiniz zamanın kalitesi size tüm evinizi ve hayatınızı minimalizme göre düzenlediğinizde neler kazanacağınızı da anlamanızı sağlar.
Bu alanda dilerseniz tek başınıza dilerseniz sizin için vazgeçilmez insanlarla yaşayacağınız anlar nelerden arınmanız gerektiğini de kulağınıza fısıldar.
Bu ilk adımı atmak için harekete muhakkak kendinizi iyi hissettiğiniz bir anda geçmelisiniz. Zira o andaki hissiyatınız sonrasına ve genel sonuca dair de belirleyici olur.
Minimalizm sayesinde sadeleştirdiğiniz hayatınızı sevdikleriniz ile birlikte keyifli, huzurlu ve dolu dolu yaşayabilmeniz dileğiyle…